Yapay zeka hayatımıza adım adım girip, birçok alanda değişim yaratırken, bazen aklımdan şöyle bir soru geçiyor: Gerçekten her alanda devrim mi yapıyor, yoksa potansiyeli var ama henüz “çığır açıcı” etkiyi sağlayamadı mı? Microsoft CEO’su Satya Nadella’nın yakın zamanda yaptığı açıklamalar bu soruya net bir ışık tutuyor. Ana sayfa üzerindeki bazı içeriklerde de sıkça değindiğimiz gibi, teknoloji dünyasında heyecanlı gelişmeler yaşanıyor ama her şey beklendiği kadar hızlı değişmiyor. Özellikle iş dünyasında yapay zekanın şu anki konumu hakkında Nadella’nın düşünceleri dikkat çekici.
Yapay zeka bir Excel değil
Nadella’yı tanımayan yok diyebiliriz. Microsoft’un başındaki isim olarak, teknoloji trendlerine yön veren kararlar alıyor. Kısa süre önce katıldığı bir podcast yayınında, oldukça ilginç ve düşündürücü bir örnek verdi: Excel. Ondan önce finans dünyasındaki tahminleme süreçleri oldukça manuel ve karmaşıktı – fakslar, basılı belgeler, mail zincirleri… İnsan eliyle yapılan sayısız işlem. Excel ise bu işlemleri dijitalleştirerek büyük bir verimlilik patlaması yarattı.
Nadella bu değişimi şöyle açıklıyor: “Birisi ‘Excel dosyasını maille gönderelim, herkes tahminini girsin’ dediğinde, sistem tamamen değişti.” Yani aslında olay sadece bir program çıkması değil; alışkanlıkların ve iş yapış şekillerinin radikal şekilde dönüşmesiydi bu. İşte Nadella’ya göre, yapay zekanın da böylesine etkileyici ve yaygın bir dönüşüm yapması gerekiyor ama henüz o seviyeye ulaşmadı.
Beklenti büyük, etki sınırlı
Aslında şu anda inanılmaz bir yapay zeka gelişimi içindeyiz. ChatGPT, Copilot, DALL·E gibi çözümlerden bahsediyoruz, değil mi? Fakat Nadella’nın altını çizdiği fark şu: Bu gelişmeler, hala geniş kapsamlı bir üretim artışı yaratmadı. Yani e-postanın ya da Excel’in sağladığı transformasyonla kıyaslandığında hala yolun başındayız. Hatta CEO, yapay zekanın “verimlilik için elektrik kadar etkili olabileceğini” ama tıpkı elektriğin fabrikalara yerleşmesi gibi bunun da zaman alacağını söylüyor. Tarihsel süreç gösteriyor ki, elektrik bile endüstri verimliliğine tam entegre olana kadar 50 yıl sürdü!
Burada Nadella’nın verdiği mesaj net: Sadece “yapay zekayı geliştirdik” demek yetmez. Onun gerçek etkisi, gayrisafi yurt içi hasıla (GSYİH) gibi ekonomik verilerde fark yaratınca ölçülebilir hale gelecek. Yani başarı, suni iddialar ya da birkaç gösterişli demo ile değil, reel etkiyle anlaşılır.
Yapay zeka nerede kullanılıyor?
Microsoft şimdiden bazı önemli ürünlerinde yapay zekayı kullanmaya başladı. Nadella’nın verdiği bilgiye göre, Microsoft’un tüm yazılım geliştirme kodlarının yaklaşık %20 ila %30’u artık yapay zeka tarafından yazılıyor. Bu, azımsanacak bir oran değil. Rakip Google ise bu oranın %30’u geçtiğini söylüyor. Demek ki, yazılım geliştirme gibi oldukça teknik bir alanda bile yapay zekanın yeri oldukça büyümüş durumda.
Ancak buradaki kilit nokta şu: Yazılım geliştirme gibi spesifik ve veriye dayalı görevlerde yapay zeka iyi sonuçlar veriyor, fakat günlük iş süreçlerinin tamamına yayılmış değil henüz. Özellikle bireysel ofis çalışanlarının rutinlerine tam olarak nüfuz ettiğini söylemek zor.
Excel ile kurulan paralellik
Excel örneği yapay zekayı daha iyi anlamamıza yardımcı oluyor, çünkü Excel sadece bir program değil, iş dünyasında bir dönüm noktasıydı. Eğer yapay zeka da bir “Excel anı” yaşayacaksa, bu yalnızca teknolojik bir ilerlemeyle değil, aynı zamanda organizasyonel ve yönetsel adaptasyonla mümkün olacak. Nadella da bu yüzden şirketlerin yapay zekayı sadece kullanmakla kalmayıp, iş yapış tarzlarını da bu yeni araca göre şekillendirmesi gerektiğini vurguluyor.
Yapay zeka özelindeki bu ilk değerlendirmeyi yaparken bana göre kritik olan konu şu: Hala çok başındayız ama tüm işaretler ileriye yönelik büyük dönüşümlere açık bir alan olduğunu gösteriyor. Satya Nadella’nın ifadeleri hem mevcut durumu net bir şekilde ortaya koyuyor hem de devam eden potansiyelin bir göstergesi. Yazının ikinci bölümünde, bu “ajansal dönüşüm” dediği yapay zeka çağının ne anlam ifade ettiğini, bilgi işçiliği ile ilgili yorumlarını ve gelecekte bizi nelerin beklediğini konuşacağım.
Yapay zeka ajans çağı mı?
Sanırım yapay zekayı düşünürken çoğu kişi hemen robotları ya da akıllı chatbot’ları hayal ediyor. Ama Satya Nadella’nın son dönem açıklamalarına biraz daha dikkatli bakınca, meselenin sadece dijital asistanlar olmadığını, aslında çok daha sistematik bir dönüşüm sürecinden bahsettiğini görüyoruz. Özellikle de onun “agent era” yani ajanlar çağı dediği yaklaşım oldukça ilginç. Peki bu ne anlama geliyor?
Basitçe söylemek gerekirse, yapay zeka artık pasif bir yazılım olmaktan çıkıp, daha aktif bir aktöre dönüşüyor. Yani, senin “yaz bunu” ya da “hesapla şunu” dediğin bir yardımcı yerine, seni tanıyan, iş akışını bilen ve öngörüyle hareket eden dijital bir asistan halini alıyor. Örneğin, Copilot gibi araçların, Word veya Excel ile entegrasyonunu düşün. Sadece yazım kuralları düzeltmekle kalmıyor; yazıyı bağlama göre düzenleyebiliyor, hatta dosyanın amacını anlayarak önerilerde bulunabiliyor. Nadella’ya göre aslında tam olarak bu dönüşüm, yapay zekanın “Excel etkisi” yaratacağı alan olabilir.
Bilgi işi mi, bilgi işçisi mi?
Podcast yayınında Nadella’nın dikkat çektiği bir diğer ayrım çok hoşuma gitti: Bilgi işi ve bilgi işçisi farkı. Şöyle diyor: “Bugünün bilgi işleri otomatikleştirilebilir, ama hiç kimse hayat amacını e-posta temizlemek olarak belirlemiş değil.” Bu sözler bana çok anlamlı geldi çünkü hakikaten bazen dijitalde yaptığımız işler, kendimizi tekrar eden manuel süreçlere kaptırmamıza neden olabiliyor.
Burada yapay zekanın sunduğu fırsat şu: İnsanlar tekrara girmeden daha yaratıcı ve stratejik işlere odaklanabilir. Düşünsene, rutin rapor hazırlamak yerine, o verilerle karar destek sistemleri kurmak ya da müşteri davranışlarını analiz etmek gibi işler yapıyorsun. Yapay zeka sadece zaman kazandırmıyor, aynı zamanda işin niteliğini de dönüştürüyor.
Organizasyonel dönüşüm şart
Bu noktada en sık yapılan hata da ortaya çıkıyor: Sadece yapay zekayı bir araca entegre etmekle iş bitmiyor. Bunu Nadella da çok net bir şekilde dile getiriyor. Eğer organizasyonel yapılar, kültürler ve iş yapış biçimleri aynı kalırsa, yapay zekadan beklenen verim alınamaz. Bu, elektrik örneğinde olduğu gibi. Elektrik fabrikalara geldiğinde, verim patlaması hemen olmadı. Makine dizilimleri, iş akışı ve hatta bina tasarımları bile yıllar içinde değişmek zorunda kaldı.
Benzer şekilde yapay zekanın verimlilik sağlaması için sadece bir yazılım güncellemesiyle değil, tüm iş yapış kültürüyle alakalı bir değişim gerekiyor. Bu da zamana yayılacak bir süreç. Belki de bu yüzden Nadella, yapay zekanın etkisinin GSYİH üzerinde ölçülmesi gerektiğini söylüyor. Yani somut katkılar ortaya çıkmadan “devrim” kelimesini kullanmak zor.
Yapay zekaya doğru evrim
Yapay zekanın bugün geldiği noktaya baktığımızda, üretken yapay zeka uygulamalarının gün geçtikçe geliştiğini görüyoruz. Microsoft tarafında Copilot, Google’da Duet, Adobe’de Firefly derken, birçok üretici yazılımına yapay zeka motorları entegre ediyor. Ancak bunlar hâlâ birey odaklı çözümler. Henüz departmanlar ya da tüm organizasyonlar düzeyinde uçtan uca bir dönüşümden söz etmek zor.
Mesela bir pazarlama ekibi, içerik üretimini yapay zekayla kolaylaştırabilir. Ama o içeriğin analiz edilmesi, dağıtılması, geri bildirimlerle güncellenmesi gibi çok katmanlı süreçlerde yine insan zekası ve organizasyon gerekiyor. Yapay zeka bir tarafından tutuyor, ama sistemi baştan sona üstlenmiş değil. Belki de bu yüzden Nadella’nın agent kavramı, yani insana eşlik eden “dijital ajanın” yükselişi, daha mantıklı geliyor.
Çoklu sistemlerin birleşimi
Dönüp baktığında, bugünkü üretken yapay zekalar genelde bir şeyler üretmeye veya analiz etmeye odaklı. Ama Nadella’nın vizyonunda yer alan ajanlar hem eylem alıyor, hem durum değerlendiriyor, hem de bağlamı anlayabiliyor. Yani zihinsel işin içine sezgi gibi faktörler de girmeye başlıyor. Bu da daha entegre, daha bağımsız çalışan sistemlerin önünü açıyor.
Bu tür sistemlerin öncülü olarak Microsoft Copilot entegrasyonları sayılabilir. Word’deki Copilot, sadece yazmana yardım etmiyor. Aynı zamanda dokümanın amacını anlıyor, referans verileri çağırıyor, hatta sunum önerileri bile getirebiliyor. Bu tür gelişmeler, ajan çağının ilk adımları olabilir. Daha fazlasını şuradan detaylı okuyabilirsin.
Bir Excel anı bekleniyor
Tekrar başa dönecek olursak, aslında hepimiz bir Excel anı bekliyoruz. O efsanevi anda yaşanan “artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak” hissi, yapay zekada da olabilir mi? Bu ancak ihtiyaç, teknoloji ve organizasyonun kesiştiği noktada mümkün olacak. Excel’in başarısı, her çalışanın gündelik süreçlerine dokunarak organizasyonel bir fark yaratmasıydı. Yapay zeka da aynı şeyi yapabilecek mi, zamanla göreceğiz.
Ancak şunu rahatlıkla söyleyebilirim: Her ne kadar şu anda devrimi yaşamıyoruz desek de, yapı taşları adım adım yerine oturuyor. Geliştirici kodlarının önemli bölümünü yapay zeka yazıyor, metinler dijital yardımcılarla hazırlanıyor, görseller otomatik tasarlanıyor – daha ne olsun!
Benim çıkarımım şu: Aslında henüz “devrim” değil, ama çok organize bir “evrim” sürecindeyiz. Zamanla bu evrim, tıpkı Excel’de olduğu gibi iş dünyasında bir kırılma yaratabilir. Umarım o anlara şahit oluruz.
Daha fazla içerik için ana sayfamıza göz atabilirsin.